İnsan olarak hepimizi son derece yakından ilgilendiren bir konuya parmak basıyor Uzm.Hipnoterapist ve psikolog Gani Eser. ''YALAN'' Dürüst olmak bir erdem. Bireyin içsel uyumunun ön koşuludur. Özüyle sözünün, içiyle dışının bir olması buna bağlıdır.
 Yalan söylemek uyumsuzluk yaratır. Karşıdaki kişi anormalliği hisseder. Fakat buna rağmen sürdürülür; her yalan bir sonrakini doğurur ve uyumsuzluk daha da artar.


Çocuklar hayal güçlerinin etkisiyle masum yalanlar söyleyebilirler. Kendileri de inandığı için uyumsuzluk olmaz genellikle. Ama yetişkinlerin yalan söyleme alışkanlığı hiçbir şekilde hoş karşılanmaz.
 Konuşmalarımız, eylemlerimiz, inanç ve düşüncelerimiz aynı frekansta olmazsa bütünlüğümüz bozulur ve sosyal kabul görmemiz zorlaşır. Olduğumuz gibi görünmemiz, göründüğümüz gibi davranmamız bu nedenle çok önemlidir.
 Hepimiz sezgilere sahibiz. Karşımızdaki daha söze başlamadan önce, bildiğimiz, alıştığımız beden dilinden farklı bir durum görürsek şüpheleniriz. Sezgilerimiz bir gariplik olduğunu anlamamızı sağlar.
 İletişimde yaşayacağımız bu sorun güven duygumuzu zedeler, o bireyle ortak geçmişimizden kuşkular duymamıza neden olur. Hissettiğimiz samimiyetsizlik duygusunun ardında yatan aslında budur. Ona inandığımızı düşünmesi,yalana başvurmayı sürdürmesine neden olur.
 Bazı politikacılara, bazı pazarlamacılara, her yıl farklı bir takımın formasını giyen sporculara güvenmememizin altında yatan neden söyledikleri ile yaptıkları, vadettikleri ile sundukları arasındaki tutarsızlıktır.
 Yaşamın tekdüzeliği karşısında duyduğumuz ilginç bir söz, farklı bir düşünce ilgimizi çekmeyi başarır. Yalana başvuran birey bu şekilde dikkat çekebildiğini anladığında ilgiyi üzerinde tutmak için başka yalanlara başvurur. Farkında olmadığı husus; küçük uyumsuzluklar dikkat çekiciyken bunun sürekli olmasının bıkkınlık ve güvensizlik yarattığıdır.
 Kendimize rol model aldığımız ebeveynlerimizin yalan söylediğini fark etmemiz yaşam boyu güven sorunu yaşayan bireylere dönüşmemizin en önemli nedenidir. Öğretmenlerimizin, idarecilerimizin dürüst olmadıklarını anladığımızda da benzer bir travma yaşarız.
 Birey olarak sorumluluğumuz önce dürüst olmak; sonra, sosyal çevremizde, ailemizdeyalan söyleyenleri nazikçe uyarıp olumsuz sonuçlarını hatırlatmaktır. Sessiz kaldığımız her yalana ortak olduğumuzu unutmamalıyız.
 Yalanları nedeniyle çekici oldukları için değil;kendileriyle uyumlu oldukları için saygı göreceklerini anlayan bireylerinsonunda dürüstlüğü tercih edeceklerine inanıyorum.
 Uzman Hipnoterapist ve Sosyolog Gani Eser©, 2015

Yorum Gönder

Yorumunuz benim için önemli teşekkür ederim...

Daha yeni Daha eski